Nisan Ayında 4,5 yıllık tutukluluğunun ardından Silivri Cezaevinden tahliyesi sonrasında ilk kez medyada konuşan gazeteci-yazar Ahmet Altan, “Bir kere şunu söyleyeyim, Silivri soğuk değil” diyerek ilçe olarak son derece rahatsız olduğumuz bir miti yerle bir etti.
Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi'nin tahliyesine karar vermesinin ardından gazeteci-yazar Ahmet Altan'ın 4,5 yıl kaldığı Silivri Cezaevi'nden çıkarak 14 Nisan 2021 tarihinde özgürlüğüne kavuştu.
Yazar Ahmet Altan cezaevinden çıktıktan sonra ilk defa konuştu. Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'nin YouTube kanalında yayınlanan kitap sohbetinde "Hapiste Yazılan Üç Kitap" başlığıyla Yasemin Çongar'ın sorularını yanıtladı.
Programın başında Çongar'ın "Nasılsın?" sorusuna "Biraz heyecanlıyım. Çünkü ne zaman televizyonda konuşsam beni hapse atıyorlar. Şansımı bir daha denemek üzere geldim" cevabı veren Altan, cezaevinde yazdığı "Dünyayı Bir Daha Görmeyeceğim", "Hayat Hanım" ve "Zarlar" kitaplarından bölümler okudu, cezaevindeki hayatını anlattı.
ALTAN: SİLİVRİ SOĞUK DEĞİL
Altan, Silivri günlerine dair ilçe olarak anılmaktan hoşnut olmadığımız bir miti de açıklamaları ile yerle bir etti. Bakın neler söyledi: "Gerçekten iyiyim. Sağlığım çok iyi, moralim iyi, hapishanede kendime iyi baktım. Hapishane zaten o kadar da korkulacak bir yer değil. Bir motto var ya 'Silivri soğuktur'. Bir kere şunu söyleyeyim, Silivri soğuk değil. Kaloriferleri harikulade yanıyor, yemekleri de hiç fena değil. Avlusunda da yürürsen, güzel de spor yaparsan öyle çok korkulacak, bütün hayatını bir korkunun içine hapsedeceğin, kendi kişiliğinden haysiyetinden bu korku yüzünden vazgeçeceğin bir tehdit değil. Dışarıdaki adam için korkutucu bir şey. Çünkü neticede insanların birbirini öldürme dışında bulduğu en ağır ceza bu. Seni bir yere kapatıyorlar. Ama insan güçlü bir yaratık...
"HAPİSHANEYE GİRDİM, BİR DAHA GİRERİM"
Şartlar kötü olabilir. Ve bu şartları da değiştirmeye senin gücün yetmiyor şu sırada. İstediğin kadar git şikayet et. Şartları değiştiremezsin ama değiştirebileceğin şeyler var. Kendi davranışların. Konuşursun, yazarsın, bir şey söylersin. Korkmayı bu kadar sıradanlaştıramazsın. Korkmak, bu kadar sıradan, bu kadar rahatlıkla kabul edeceğimiz bir şey değil bence... Korktuğun için başkasının hayatını mahveden bir karar veriyorsun. Korkunun bu derece utanç verici bir mazeret olmasını nasıl kabul ediyorsunuz? Ben etmem. Hapishaneye girdim, çıktım, bir daha da girerim..."
Kaynak: Duvar, Independent Türkçe